Kenize Mourad: Osmanlı'nın en büyük hatası kapitülasyonlardı

Kenize Mourad: Osmanlı'nın en büyük hatası kapitülasyonlardı

Sürgünde, Osmanlı Hanedanlığı'ndan birçok aile üyesinin intihar ettiğini söyleyen Mourad, 'Biz vatansever insanlarız, ülkemizin düşman işgalinden kurtulmasını bizler de çok istedik. Osmanlı Hanedanlığı üyeleri, Kurtuluş Savaşı sonrası sürgüne gönderileceklerini düşünmemişlerdi' diye konuştu.

Osmanlı hükümdarı V. Murad'ın torunu Kenize Mourad ile Sabah'tan Tuba Kalçık'ın yaptığı söyleşi:

Osmanlı padişahı V. Murad'ın torunusunuz, ailenizin çoğu sürgün edildi ve yurtlarından uzakta hayata gözlerini yumdular. Bugün baktığınızda o dönemde yaşananlar için neler hissediyorsunuz?

Öncelikle ailem çok zor dönemlerden geçti. Osmanlı Hanedanlığı'ndan birçok aile üyesi intihar etti. Sürgünle Osmanlı üyelerinin erkekleri her şeylerini kaybettiler. Dayım mesela, çok parasız kaldı, dilencilik yapmayı da kendine yediremediği için hayatına son verdi. Ben bunu yakından biliyorum; Kurtuluş mücadelesi döneminde Mustafa Kemal'in başarıyla savaşı tamamlaması için Osmanlı Hanedanlığı'ndaki tüm kadınlar dua edermiş. Biz vatansever insanlarız, ülkemizin düşman işgalinden kurtulmasını bizler de çok istedik. Ama Osmanlı Hanedanlığı üyeleri Kurtuluş Savaşı sonrası sürgüne gönderileceklerini düşünmemişlerdi. Osmanlı İmparatorluğu 600 yıl yaşadı. Yaşlanmıştı. Ailemizin yaşlı mensupları için sürgüne gönderilmek çok zordu. Osmanlı'nın genç bir üyesi olarak şunu da söylemek isterim; Fransa'da kraliyet mensupları öldürülmüştü ama biz en azından öldürülmedik, sürgüne gönderildik.

Osmanlı soyundan geldiniz ama Fransız bir aile tarafından büyütüldünüz. Bu sizi nasıl etkiledi?

Annemi hiç hatırlamıyorum ama tanıyanların onu çok sevdiğini biliyorum. Güzellik ve cazibesinin yanında yedi dil konuşması, altı müzik aleti çalması onu eşsiz bir insan yapıyordu. Babam hayatı boyunca annemin resmini hep yanında taşımış. Annem, 26 yaşında Paris'te 2. Dünya Savaşı sırasında fakirlik içinde vefat etti. Ben 1.5 yaşındaydım annem öldüğünde. Babamı da yıllar sonra tanıdım. 15 yaşıma kadar Osmanlı soyundan gelmem benim için bir şey ifade etmiyordu. Bu yaşımdan sonra kendi kökenimle ilgili araştırmalar yapmaya başladım. Türkiye'ye ilk gelişim de geç oldu. Öğrenci olduğum için param yoktu, gelememiştim.

Osmanlı'nın yok olmasındaki en önemli sebepler neydi sizce?

Bence en büyük hatası Batılı güçlere verilen kapitülasyonlardı. Osmanlı'nın çok güçlü olduğu Kanuni zamanında ilk kapitülasyonlar veriliyor. "Biz çok güçlüyüz, bize bir şey olmaz" diye düşünülerek verilen bu kapitülasyonlar aşama aşama azınlıkların kendi güç sistemlerini kurmasına yol açtı. Osmanlı'nın bir diğer hatası ise son dönemlerinde taht yarışı olmasın diye şehzadeleri saraydan dışarı çıkarmaması oldu. Eskiden yönetim tecrübesi edinsin diye diğer vilayetlere vali olarak gönderilirken bu yapılmadı son döneminde. Bunun sonucunda da yeterli yönetim tecrübesi olmadan sultanlar tahta geçti. Son dönemdeki sultanların yaşı da ileriydi tahta geçtiklerinde. Mesela Vahdettin.

Osmanlı'nın parçalanmasında Batı'nın çok büyük bir payı var...

Tabii ki. Osmanlı topraklarında çok zengin doğal kaynaklar vardı. Batı bunları da ele geçirmek için Osmanlı'yı parçaladı. Bir de İngilizler, halifeliğin ortadan kaldırılması için baskı yaptı. Halifelik varken Müslümanlar birlik sağlıyordu. Bu birliği tehlike olarak görüp halifeliğin kaldırılması için mücadele ettiler. Ve başardılar da. Bakın Müslüman ülkeler birlik içinde hareket edemiyor artık. Halifelik devam etseydi böyle olmazdı.

Sultan Vahdettin, Türkiye'de en çok tartışılan padişahlardan biri...

Vahdettin, Osmanlı'daki sorunları çözmek için çok uğraşmış. Mustafa Kemal'i Anadolu'ya gönderen de oydu. Mustafa Kemal'i iyi tanıyordu. Onun, ülkenin bağımsızlığını istediğini biliyordu ve bundan dolayı Anadolu'ya gönderdi zaten. Mustafa Kemal'le çok yakınlardı. Hatta Mustafa Kemal, Vahdettin'in kızı Sabiha Sultan ile evlenmek istiyormuş ama Sultan vermemiş. Aile üyelerimiz 'Verseydi sürgüne gönderilmezdik' diyordu. Vahdettin, Mustafa Kemal'in Kurtuluş Savaşı'ndan başarıyla çıkacağını biliyordu. Ancak, Mustafa Kemal'in çevresindekilerin etkisiyle onu asacağından korktuğundan tekneyle gitmek zorunda kaldı. Bazı hanedan üyeleri "Keşke kalsaydı, gerekirse asılsaydı" bile dedi.

'Saraydan Sürgüne' kitabınız dünyada çok büyük bir ilgi gördü...

Kitabın yayınlandığı 1987'de Avrupa'daki, Türkiye'deki insanlar Osmanlı hakkında çok şey bilmiyordu. Kitaptan sonra "Tarihimizle tekrar buluştuk" dediler. Kitabı sadece ailemin ya da Kemalist kesimin söylediklerini dikkate alarak yazmadım; tarihçi gibi araştırdım. Türkiye'nin iki bacağı var; biri Osmanlı, diğeri de Atatürk önderliğindeki Cumhuriyet. İkisine de sahip çıkmalıyız.

Türkiye son yıllarda Suriye'deki savaştan kaçan insanlara ev sahipliği yapıyor. Siz Türkiye'nin bu politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye, büyük bir özveriyle bu insanlara sahip çıktı. Ancak Avrupa yalnız bıraktı Türkiye'yi. Avrupa "Para vereceğim" dedi, onu da yapmadı. Sözünü tutmadı. Avrupa'da sanki bu para verilmiş gibi konuşuluyor ama bu doğru değil. Birleşmiş Milletler bile "Türkiye'ye yardım yapmalıyız" dedi. Türkiye için çok zor bu kadar insana ev sahipliği yapmak zorunda kalmak.

Siz Atatürk deyince neler hissediyorsunuz?

Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurtardı. O olmasaydı sömürge olacaktık. Ülkenin bağımsızlığı çok önemliydi ve o bunu başardı.

Yeni bir kitap projeniz var mı?

Son kitabım Pakistan'la ilgiliydi ama Fransız basını tarafından boykot edildi çünkü bir önceki kitabım Filistin davası hakkındaydı. Siyonist lobisi çok güçlü Fransa'da. Kitaplarımda sıradan Müslümanların ne kadar iyi insanlar olduklarını yazdım. Avrupa'da Siyonist lobi, basını 'Müslümanlar kötüdür' diye ikna etti. Avrupa kamuoyu 'Müslümanlar kötü, terörist' diye algılıyor. Avrupa'da Müslüman demek hakaret demek oldu. O boyuta geldi bu algı. Çok üzücü. Ne yazık ki bunda Siyonist lobinin çok büyük etkisi var.