Fatih Sultan Mehemmed Han - Halil İNALCIK

Fatih Sultan Mehemmed Han - Halil İNALCIK

Halil İNALCIK

Fatih Sultan Mehemmed Han

 

Bülent ARI

Rahmetli Halil İNALCIK’ın vefatından evvel hazırlayıp yayınevine teslim ettiği son eseri neşredildi. Bu eser, herkesin kütüphanesinde muhakkak bulundurması gereken bir el kitabı mahiyetindedir. Dünyada modern tarihçiliğin en büyük temsilcilerinden ve Türkiye’nin medar-ı iftiharı İnalcık, son demlerinde yine bir abidevi eser bırakarak göçüp gitti.

Eser, başkalarının yaptığı evvelki araştırmaların biraraya getirilip düzenlenmiş hali değildir. İçinde, öncesi ve sonrasıyla Fatih devrine dair bilinmeyen, araştırılmamış, incelenmemiş pekçok husus barındırmaktadır. Bu bakımdan, okuyucu, Fatih Sultan Mehmed üzerine yayınlanmış diğer kitaplar okumuş olsa bile, bu eserde kıymetini asla kaybetmeyecek yeni bilgiler bulacaktır.

1953 yılından itibaren fethin 500. Yılı kutlamaları vesilesiyle döneme ait ilk  araştırmalara başladığını dikkate alırsak, bu eser Halil hocanın 65 senelik bir emek ve sabrının mahsulüdür.

İçinde İstanbul’un fethine dair daha Orhan Gazi zamanındaki ilk teşebbüslerden başlayarak Sultan I. Murad, Yıldırım Bayezid ve II. Murad’ın Bizans ve İstanbul’a dair diplomatik ve askeri faaliyetlerini ilk elden okumak mümkün. Bu fasıl o kadar önemlidir ki, İstanbul’un fethine kadar olan tarihi süreci, derli toplu bilgiler ışığında bize hatırlatır. Bu hususta asırlardan beri yazılan yanlışları ve tekrar edilen hataları da esaslı araştırmalar sonucu tashih ederek kronolojik bir sıraya koyar. Dahası, eserin bu ilk kısmı, Bizans tarihi kronolojisini sağlam zemine oturtmak bakımından bilhassa önemlidir. Bu minvalde İnalcık’ın evvelki çalışmaları, bu defa kitabı tamamlayıcı mahiyette ele alınmıştır.

İstanbul’un fethini hem çağdaş Bizans hem İtalyan hem de Osmanlı kaynaklarını mukayeseli olarak ele alması bakımından çok önemlidir. Şimdiye kadar yapılan çalışmalar ya batılı ya da Osmanlı kaynaklarının birebir tekrarından ibaretti. Halbuki çoğu bazı hataları barındırmakla birlikte, Konstantin ve Sultan Mehmed’in asıl tarz-ı hareketini tam olarak yansıtmıyordu. Bu bölümde Avrupa başkentlerinin refleksleri ve Osmanlı devletinin aldığı tedbirler adeta bir belgesel gibi okuyucuya sunulmaktadır.

İnalcık, daha önceki çalışmalarında Fatih’in sonraki adımlarını ve beylikten imparatorluğa geçiş sürecini peyderpey işlemişti. Şimdi ise bir bütün olarak fethin ardından, bürokrasinin, askeri ve sivil idarenin, maliyenin nasıl kurulduğunu esaslı biçimde dikkatlere sunmaktadır. Çoğu araştırmalar genellikle Kanuni Sultan Süleyman devri üzerinden devletin zirve noktasını vurgularken, İnalcık, bu çalışmasında, Fatih devrinden itibaren devlet müesseselerinin nasıl kökleştiğini yazmaktadır. Bu bakımdan sonraki araştırmacılara çok sayıda veri ve kaynak sunarak onların da işini kolaylaştırır. Bu hususta çağdaş İtalyan kaynaklarının şahitliğine başvurur. Batılı kaynakları kullanırken sonraki Osmanlı kroniklerinin süzgecinden geçirmeyi ihmal etmez.

Kitabın son kısmında yer alan ve günümüze kadar Fatih devri çalışmalarında başlıca araştırma eseri olarak kullanılan Franz Babinger’in Fatih Sultan Mehmed ve Zamanı, (ter. S. Körpe, İstanbul, 2002) adlı çalışmasını da esaslı bir tenkide tabi tutar. Ona göre, İtalyan ve diğer batılı kaynaklara bakmasına rağmen, Babinger devrin çağdaş kroniklerini kullanmamakta ısrar eder. Bilhassa Tursun Bey’in Tarih’i Ebu’l-Feth, Enveri’nin Düsturname, Kemal Paşazade’nin Tevari’i Al-i Osman’ı okunup değerlendirilmeden Fatih devri hakkıyla anlatılamaz. İnalcık’ın devrin başlıca hadiselerinin asıl sebeplerini uzun uzun sıraladığı bu tenkid kısmında, Babinger’in Osmanlı kaynaklarını es geçtiği için kronolojik ve coğrafi hatalara nasıl düştüğünü delilleriyle vurgular.

 

Timar İcmal Defterlerine Göre Padişah Ne Zaman Nerede?”

Tarih araştırmalarında bir ekol olan Halil İnalcık, bu başlık altındaki fasılda araştırmacılar için daha önce hiç kullanılmayan yeni bir usûl daha gösterir. Bu usûl kroniklerle tarihi vak’alar arasında hakiki tarihleri kontrol için adeta bir şifre anahtarıdır. Timar İcmal Defterleri’nin derkenarlarında yer alan berat kayıtlarından, padişahın nerede olduğu gün gün tespit edilebilmektedir. Burada, numune olmak üzere II. Murad ve II. Mehmed’in çeşitli zamanlarda bulunduğu mahallere dair bir liste tespit edilmiştir. En eski tarihli icmal defteri 1432 tarihine kadar gitmektedir. Şu anda 1929 yılında satılan evrak arasında Bulgaristan arşivlerinde bulunan defterler arasındaki bu kadim vesikalar, en eski Osmanlı kayıtlarını ihtiva etmektedir. İnalcık, bilhassa Fatih devri için vakayinamelerdeki kayıtları da bu suretle kontrol etmiştir. Tabii araştırmacılara da ardında hazine kıymetinde bir metod bırakarak.

İnalcık’ın 30 seneden fazla bir çalışmanın mahsulü olan The Survey of Istanbul adlı eseri birlikte okunduğu takdirde, 1455 ve 1478 tarihli İstanbul tahririne de vakıf olunacaktır. Bu eser bize Fatih’in nasıl bir İstanbul devraldığını ve vefatından kısa bir süre önce nasıl bir İstanbul devrettiğini teferruatıyla anlatır.